Bu sayede siteye güvenli ve kesintisiz bir şekilde erişim sağlayarak bahis yapabilir ve casino oyunlarının keyfini çıkarabilirsiniz. Madridbet, kullanıcıların tercih ettikleri ödeme yöntemlerine göre ekstra bonuslar sunarak kullanıcı deneyimini daha da iyileştiriyor. Günümüzde bahis ve casino siteleri, insanların eğlence ve kazanç arayışlarında en çok tercih ettiği platformlardan biridir. Mobil casino siteleri, mobil cihazlarınız aracılığıyla casino oyunlarına erişim sağladığınız online platformlardır. Madridbet, Türkiye’de yasal olmayan bahis siteleri listesinde yer alır ve bu durum sitenin giriş adreslerinin sık sık engellenmesine neden olur. Doğru giriş adresine sahip olduğunuzdan emin olun ve sitenin SSL sertifikasına sahip olduğunu kontrol edin. Bununla birlikte birçok açıdan değerlendirildiğinde sitenin güvenilir olduğunu söylemek mümkündür. Bu durum, sitenin kesintisiz olarak hizmet vermesini sağlamak adına yapılan bir tedbirdir. Bu güncelleme işlemi, sitenin hizmet kalitesini ve kullanıcı deneyimini sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Madridbet, Türkiye’deki kullanıcıları için erişim sorunlarını minimumda tutmak amacıyla periyodik olarak giriş adreslerini değiştiriyor. Madridbet, kullanıcı bilgilerinin güvenliğini sağlamak için en son güvenlik önlemlerini uygular. Madridbet, kullanıcı güvenliğine büyük önem verir ve bu nedenle güvenlik önlemlerini sürekli olarak güncel tutar. Madridbet’e giriş yapmak kolaydır ancak doğru adımları takip etmek ve güvenlik önlemlerini almak önemlidir.
Ebru Arzu ERDAL (Reni Kod) (Kl:37, Dz: 1)’deki anlatımında net bir şekilde (Dara Kod) adlı militanın örgüte ihanet ettiği bahanesiyle sanık Abdullah ÖCALAN’ın onayıyla ölümüne karar verildiğini ve infazı da kendisinin gerçekleştirdiğini söylemiştir. Keza Emirgan YAZGAN, Tahir BAŞKIR da aynı doğrultuda beyanlarda bulunmuşlar ve ilaveten uyuşturucu kaçakçılarından örgüte vergi adı altında para toplandığını, toplayan örgüt üyelerine de (Gözlük kod) adı verildiğini de sözlerine eklemişlerdir. 288) PKK terör örgütünün uyuşturucu ticareti yaptığını; Hakkı KITAY (Kl.:11 ve 39’daki ifadelerinde) örgüt ifadelerinde Selim ÇÜRÜKKAYA'nın kendisine örgütün Diyarbakır ve Bingöl illerinde esrar ve eroin işlerinin olduğunu, bunların naklini istediğini, ayrıca PKK'nın da geçişler ve sevkiyatta yardımcı olacağını belirtmesi üzerine uyuşturucu işine girdiğini ve uyuşturucuları Almanya’da pazarladıklarını, örgütle, anlaşması uyarınca uyuşturucudan elde edilen paraların büyük bir bölümünün PKK’ya verildiğini açıklamışlardır. Ayrıca Paris Kriminoloji Enstitüsü Raporu’nda da uyuşturucu kaçakçılığının yurtdışı bölümünün PKK doğrultusunda faaliyet yürüten dernekler ve bunlara bağlı paravan şirketler ve kuruluşlarca yürütüldüğü, yurtdışında bu nedenle mahkemelere sevk edilen 503 kişiden 315’inin de tutuklandığı belirtilmiştir.Kullanıcıların hesaplarına erişimi korumak için çift faktörlü kimlik doğrulama gibi modern güvenlik çözümleri sunar. Madridbet’e giriş yaparken güvenlik açısından dikkatli olun. Kayıp Bonusu: Bahis yaparken kayıplar yaşayan kullanıcılar için kayıplarını telafi edebilmeleri adına kayıp bonusu sunar. Madridbet’e giriş yaparken yaşanan en yaygın sorunlardan biri, DNS kısıtlamaları veya bölgesel erişim engelleridir. DNS değiştirme, VPN kullanımı, güncel giriş adreslerini takip etme, mobil uygulama kullanımı ve QR kodları gibi seçeneklerle, kullanıcılar siteye kesintisiz bir şekilde erişebilir ve oyunlarını keyifle oynayabilirler. Kullanıcılar reklamlara maruz kalmadıkları için hızlı bir şekilde bahis oynayabilirler. Madridbet, kullanıcılarına çeşitli bonus ve promosyonlar sunarak bahis deneyimlerini daha da heyecanlı hale getirir. Bu bilgilendirmeler, siteye erişim konusunda yaşanan sorunları minimuma indirir ve kullanıcıların bahis deneyimlerini etkilemeden devam etmelerini sağlar. Son zamanlarda sık sık yaşanan erişim engellemeleri nedeniyle, Madridbet’in güncel giriş adresi sürekli değişmektedir. Madridbet’e erişim konusunda yaşanan engelleri aşmak için en güncel giriş linkini kullanmak önemlidir. Madridbet’in yeni giriş adresi, bahis severler için kesintisiz bir bahis deneyimi sunma amacı güder. Madridbet’in teknik alt yapısı, verilerinizi koruyarak sizlere sadece eğlence ve kazanç odaklı bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Madridbet nasıl giriş yapılır ve kayıt adresi, son erişim engeli sonrasında merak edilen konular arasına giriş yapıt.
Yeni adresleri üzerinden siteye kolayca erişim sağlayabilirsiniz. 7Slots indirmek gerekmediğini unutmayın: Sadece tarayıcınızı kullanarak anında oynamaya başlayabilirsiniz. Eğer daha önce Madridbet’e üye olduysanız, doğru kullanıcı adı ve şifreyi betist casino giriş kullanarak giriş yapabilirsiniz. Adres değişikliği sonucunda da mutlaka senin vermiş olduğun yeni adres kullanarak işlem yapmalısınız. Durumun ciddiyeti göz önüne alındığında, başka bir duraklamadan önce meşru bir resmi adres arayarak zaman harcamak önemli değildir. Ares bet, kullanıcılarına hem masaüstü hem de mobil cihazlardan erişim imkanı sunarak, her an her yerden bahis oynama imkanı tanır. Mobil uygulama üzerinden güncel giriş adresine doğrudan bağlanabilir ve herhangi bir masaüstü tarayıcı bağımlılığı olmadan bahis ve casino oyunlarının tadını çıkarabilirsiniz. Platformun en son güncellenmiş giriş adresi üzerinden kolayca siteye erişim sağlayabilirsiniz. Madridbet’in resmi web sitesi üzerinden güncel giriş linklerine erişim sağlamak önemlidir. 18 yaşından büyük olan bireyler için kaliteli ve yenilikçi hizmet veren site, adında da söz ettirmeye devam ediyor. Ayrıca, Madridbet’in güncel giriş adresi gibi bilgilere de Telegram üzerinden kolayca erişebilirsiniz. Önbelleği ve çerezleri temizleyerek, tarayıcı geçmişinizi kontrol ederek veya güncellemeleri yükleyerek bu tür sorunları gidermek mümkün olabilir. Eğer yukarıdaki yöntemler sorunu çözmezse, Madridbet’in müşteri destek ekibiyle iletişime geçmek en doğru adım olabilir. Ayrıca, güçlü müşteri destek hizmetleri ve düzenli bonus kampanyalarıyla da dikkat çeker. Canlı destek veya e-posta yoluyla erişilebilen bu destek hizmeti, kullanıcıların sorunlarını hızlı bir şekilde çözmelerine yardımcı olur.
Bu bonus, belirli bir kayıp oranına ulaşan kullanıcıların kaybettikleri tutarın bir kısmını geri kazanmalarına yardımcı olur. Telegram grubu aracılığıyla sağlanan anlık iletişim ve bonuslar, kullanıcıların siteyi daha verimli kullanmalarına yardımcı oluyor. Madridbet’in dinamik Telegram grubu sayesinde bu fırsatları kaçırmayın! Telegram grubu aracılığıyla Madridbet’in sunduğu avantajlardan haberdar olan üyeler, siteye özel düzenlenen yarışmalara katılma şansını da elde ederler. BirCasino’da düzenlenen 4.000.000 € ödüllü slot turnuvası, slot oyunları tutkunları için kaçırılmayacak bir fırsat. Daha fazla eğlence ve heyecan için EGT slot oyunlarına göz atın ve kazançlarınızı artırın. Madridbet, spor bahisleri tutkunlarına ve casino oyunları sevenlere hitap eden geniş bir platform olarak öne çıkıyor. Hitbet, modern bahis dünyasında fark yaratan bir platform olarak öne çıkıyor. Madridbet’in Telegram grubu, bahis severlere sunduğu hızlı ve etkili iletişim kanalıyla öne çıkıyor. Madridbet’in Telegram kanalına abone olarak, özel bonus tekliflerini kaçırmazsınız. Örneğin, 500 TL yatırdığınızda hesabınıza ekstra 500 TL yatırılıyor, böylece toplamda 1000 TL ile oyunlara başlayabiliyorsunuz. Kullanıcılar, burada sunduğu özel bonuslar sayesinde ekstra kazanç elde edebilirler. Ayrıca, bonuslarla elde edilen kazançlar genellikle çevrim şartlarıyla sınırlı olsa da çekilebilir hale gelir, bu da kullanıcıların kazançlarını gerçek paraya dönüştürebilmelerini sağlar. Örneğin, hoş geldin bonusu çevrim şartlarını yerine getirmeden önce kazançlarınızı çekebilmeniz mümkün olmayabilir.
Bu siteler, global casino standartlarına uygun hizmetler sunarak, oyunculara güvenli ve adil bir oyun ortamı sağlamayı hedefler. Geniş Oyun Seçenekleri: Kullanıcılar, spor bahisleri, casino oyunları ve canlı oyunlar dahil olmak üzere çeşitli seçenekler bulabilir. Teşvik, oyun hesabına ilk para yatırma işleminden sonra verilir. 5 Genel bahis oynamak put a bet f. Ayrıca örgütten kaçan Ener ATA, Çetin GÜNGÖR gibi üst düzey örgüt üyeleri de yine sanığın onayıyla Avrupa’da örgüt üyeleri tarafından bulunarak öldürülmüşlerdir. Kl. :66) 5. Sanık Abdullah ÖCALAN Esasa ilişkin savunmasında: Sanık, davanın esası hakkındaki savunmasının temelinde isyan gerçeği kadar sonuçlarının bilimsel ele alınışına ağırlık vermenin büyük önem taşıdığına inandığını belirterek, Cumhuriyet Başsavcılığının Esas hakkındaki mütalaasının iddianamenin bir özeti olup, kendisinin ilk savunmasından kapsamlı alıntılar yapmakla birlikte aynı sonuca gittiği, kişi ve örgüt olarak geçirilen değişimi samimi bulmadığı, bir çıkmazı ifade ettiği, dolayısıyla eylemlerin yoğunluğu, çokluğu ve halen manen de olsa örgütle bağının devamlılığını da belirterek TCK'nun 125. maddesiyle cezalandırmayı öngördüğünü, En üst resmi yetkililerce de son “Kürt isyanı “ olarak değerlendirilen PKK önderlikli bu isyanın gerçekten hangi tarihi geçmiş kadar toplumsal koşulların ürünü olduğunu değerlendirilmediği, olayları bireysel terör boyutuna indirmenin mantıklı olmadığı gibi yanlış sonuçlara ve çıkmazı derinleştirmeye götüreceğini, 1970 Türkiyesi’nin ciddi bir sosyal patlamayı yaşadığı, yasal düzeni zorladığı, hem 12 Mart 1971 hem de 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesiyle açığa çıktığını, yasallığın ciddi şekilde zorlanarak beraberinde 27 Mayıs askeri müdahalesi sonucu nisbi demokratik özelliği olan Anayasayı budamayı ve 1982 antidemokratik özellikleri yaygın olan Anayasanın getirilmesiyle sonuçlandığını, 1980 öncesi iktidar, muhalefet, sağ-sol tüm partilerin yasadışı ilan edilmiş olduğunu, PKK'nın da bu dönemin yasadışı bir hareketi olarak doğup ağırlıklı olarak Kürtlerin toplumsal gerçeğine dayalı iyi araştırma, propaganda ve giderek eylem hareketi olarak geliştiğini, çıkışın yasal değil meşru olduğunu, özellikle 1982 Anayasasına dayalı olarak geliştirilen “dil yasağı”na kadar varan ağırlaştırılan bir baskı sistemine karşı isyanın yasal olmamakla birlikte meşruiyetinin önemle göz önüne getirilmesi gerektiğini, temel sloganlarının “bağımsızlık ve özgürlük” olarak belirlendiğini ve buna göre genel program ve eylemliliğe yöneldiklerini, PKK'nın bu yaygın eylemliliğin başta gelen sorumlularından biri olmakla beraber, “Kürt sorunu“nun tartışmasını Ankara’da önünde bulduğunu, yine “Kürt hareketi” ile Kuzey Irak'ta olup bitenleri de öğrendiğini, bu iki yönlü etkilenmeden giderek etkileyen bir güç konumuna geldiğini, Özce, PKK'nın düşünce ve eylem olarak yasalar açısından ne kadar sorumlu tutulsa da, dayandığı toplumsal zemin, içindekilerin kişilik özellikleri, direniş tarzı ve uygulanan baskı biçimlerinin de sorumlulukta önemli pay sahibi olduklarını, demokratik bir toplumda ve devlet yapısında bu tür isyana yatkın toplum ve bireylerin bu yaygınlıkta ve şiddette ortaya çıkmayacaklarını, slogan ve programlarının böyle ayrılıkçı ve sert olmayacağını beyan ederek; PKK’da dönüşümün bir çıkmaz değil bir gereklilik olduğunu, Sovyet sisteminin 1990’lara doğru çözülüşünün en az 200 yıl önceki Fransız ihtilali kadar demokratik dönüşüm üzerinde etkide bulunma potansiyeli taşıdığını, başta doğu Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde demokratikleşme yönünde gelişmelere yol açtığını, nasıl Sovyet Ekim devriminin Türkiye’nin ulusal kurtuluşunda en önemli dış katkıya yol açmışsa, bu çözülüşün de yanı başındaki Türkiye ve diğer Türki Cumhuriyetler üzerinde soğuk savaş döneminden kalma ve demokratikleşmeyi zorlaştıran statükodan uzaklaştırma yönünde o kadar derinden olumlu gelişmelere yol açtığını, bu yıllarda tam bir demokratik hareketlenme sürecine çok sancılı da olsa girildiği, yasalara pek yansımasa da sosyal ve siyasal dokunun hızla kabuk değiştirdiğini, Kürt toplumunda da bunun adeta devrimsel bir biçimde “serhıldanlar” olarak yaşandığını, Kürt objektifliğinin yasal olmasa da fiili olarak devletin en üst kademelerinde tanındığını, bunun önemli bir demokratik adım olduğunu, PKK’nın dönüşüm gerçeğinden bahsederken, her şeyden önce dünya ve ülke çapında bu gelişmelere objektif olarak dayandıklarını, PKK’nın kuruluş yıllarının; soğuk savaşın katı ideolojik kamplara ayrılmış Kürt objektivitesini ağır bir inkar ve iradesizliği yaşadığı statükocu yıllar olduğunu, ayrıca anarşik yanı ağır basan, demokratikleşmeyi pek tanımayan gençliğin sağ-sol kamplara alabildiğine parçalandığı bir sürecin damgasını taşıdığını, hem program hem eyleminde bu yıllardaki dogmatik, ideolojik yaklaşımla, gençliğin radikal çıkışının derin izlerinin olduğunu, 1990’lar da dünya genelinde bir çok örgüt yapısında olduğu gibi Türkiye’nin partiler ve örgütsel yapısında da kaçınılmaz olarak dönüşüm yaşandığını, PKK’da da yaşanılan ağır çatışma ortamı nedeniyle bu yönlü gelişmelerin ortaya çıktığını, kendisinin bu yıllarda PKK program ve eski propaganda sloganlarını terk etmesi ve yeni arayışlara girmesinin bu nedenlerle bir çıkmazı değil bir kaçınılmazlığı ifade ettiğini, PKK’da örgüt ve eylem anlayışında bir iç savaş yaşadığının gerçek olduğunu, PKK’nın öncülük ettiği eylemliliğin düzenli ve temel stratejiye ve taktiklerine uygun bir gerilla benzeri savaş olarak geliştiğini söylemenin zor olduğunu, hele hele en üst düzeyde sorumlu olarak, çatışma tarzının kendisinin istediği doğrultuda geliştiğini sanmanın büyük yanlışlık olacağını, olsa olsa Kürt toplumsal gerçeğindeki ağır feodal yapının aşiret-aiIe, dinsel gerilik biçiminde parçalanma ve çelişkilerinin yüzyıllardan beri süregelen tortularının PKK içinde can bulması ve kendini konuşturmasıdır demenin daha doğru bir sosyolojik değerlendirme olacağını, katılım gösteren herkesin kendine göre “kanun benim” anlayışından hareket ederek feodal kurallara bile ters gelen bir çok tutum ve eylem içine girdiklerini, özellikle 1987’de köy korucularına yönelim adı altında hiç yönelinmemesi gereken sivillere ve bu arada kadın ve çocuklara, çatışmalarla ilgisi olmayan kişilere yönelim olduğunu, tam bu noktada PKK’nın sınırlı da olsa ideolojik ve siyasi yanları bir tarafa bırakılarak “aydınlar kaybetti”, “köylülük iktidar oldu” adı altında partinin gerçek özünü tasfiye edip ele geçirdikleri olanakları hem partinin gerçek temsil gücünü hem de halkı bireysel etkileri altına almak için bir iç çatışmayı dayattıklarını, kendisinin bunu temelde öncülük eden kişiler nedeniyle “dörtlü çete” olarak tabir ettiğini, 1987-1997 arasında bu temelde şiddetli bir savaş verdiğini, bunun şüphesiz genel sorumluluğunu kaldırmayacağını, ama ahlaki, siyasi, örgütsel ve eylemsel tavrının anlaşılması açısından büyük önem taşıdığını, PKK’yı en zor duruma düşüren eylemlerin daha çok bu süreçte ve kontrolü kendi ellerinde tutan bu tip şahıslar eliyle işlendiğini, bu tip şahısların kırsal alanın kendilerine sağladığı avantajları iyi kullanarak bildiklerini uyguladıkları ve çoğunlukla yalanla üstünü örttüklerini, bu hususların resmi devlet raporlarında da yoğunca görülmekte ve değerlendirilmekte olduğunu, bu kişilerin sırf etkili olmak için en yanıbaşındaki yoldaşını, halktan yardımcı dostlarını bile ucuz bahanelerle cezalandırmaktan geri kalmadıklarını belirterek, Esas hakkındaki mütalaada 1990’lı yıllar madem böyle bir iç mücadeleyi yaşadığı halde neden en çok tahribat ve kayıpların yaşandığına dayalı kapsamlı bir liste verildiğini, çatışmaların en çok içte ve dışta bu yıllarda yoğunlaştığı göz önüne getirildiğinde sorunun cevap bulacağını, özellikle 1993-1996 devlet bünyesinde de kontrolden çıkmanın yaygın yaşandığı, bir çok faili meçhul kayıplarda bu durumun önemli payı bulunduğu, devletin gücünün yasadışı kullanıldığının resmi “Susurluk Raporu”nda açıkça dile getirildiğini ve halen açığa çıkmamış bir çok çete odağından bahsedildiğini, “30.000 kişinin katili, bebek katili” gibi sıfatların adaletsiz ve gerçek dışı bir yaklaşım olup reddettiğini, eri başta gelen sorumlulardan olduğunu, ama tek sorumlu olmadığını, Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türkiye’nin, içte demokratikleşmeme, dışta da gücüne göre önderlik edebilecek rolünü oynamamasında Kürt sorununda gereken bilimsel demokratik yaklaşımı gösterememenin temel neden olduğunu, çıkmaz ve çatışmada ısrarın gelecek yüzyılın da kaybı olacağını, eğer klasik anlamda Kürt sorununun demokratik ve kültürel yaklaşımdan uzak ele alınması halinde bu çıkmazın, dolayısıyla çok güçlü bir alt yapı kazanmış çatışma ortamının derinleşerek devam edeceğini, bu durumda; 1. Askeri silahlı çatışmanın kurumsallaşarak devam edeceği, PKK’nın düşük ve orta düzeyde bir savaşı rahatlıkla sürdürebileceği, ordunun da daha fazla bu işe girerek geçen 15 yılın çok ötesinde önümüzdeki yüzyıla yayılabileceğini, 2. Başta bölge Kürtleri olmak üzere Ortadoğu ve dünya Kürtlerinin çeşitli ve sıraladıkları stratejik güçlerce yönlendirilerek Türkiye karşıtlığının geliştirileceği, savaş ve çıkmazın derinleşmesinin tipobet şikayetvar belki de Türkiye’yi hedef haline getireceği, başta komşu ülkeler olmak üzere Türkiye ile sorunu olan herkesin hem kendi Kürtlerini hem de yoğun mültecilikle yanına çektiklerini politize edip çıkarları için kullanacaklarını, 3.Çıkmaz ve çatışmanın derinleşmesinin ekonomik faturayı daha da ağırlaştıracağını, 4.Eğitim ve kültürel gerilemenin kaçınılmaz olduğunu, 5.Çıkmaz ve çatışmanın süregitmesi, Türkiye’nin özellikle demokratik gelişmesini nasıl şimdiye kadar frenlemiş ve çarpıtılmışsa, bu haliyle artarak devam edeceğini, devlet yapısında arzulanan demokratik yönlü değişimlerin olmayacağını, 6.Mevcut çıkmazın dış politika üzerinde de etkili olduğunu, özellikle Avrupa’nın kendi çıkarlarına dayalı demokrasi gerekçelerini göstererek istediği gibi davranmakta olup AB’ye bu nedenle girilemediğini, sorunun demokratik bir tarzla aşılamamasının nasıl içeride büyük olumsuzluklara yol açıyorsa dışa doğruda istenilen atılıma da imkan vermediğini beyan ederek Sorunlara demokratik çözümün Türkiye’nin kazanılmış geleceği olabileceğini, özce geleceğin olası çözüm sonuçlarının; 1. Kürtlerin demokratik Cumhuriyetle bütünleşmesi geliştikçe bunun askeri anlamda da karşı tehditten stratejik bir güç kaynağına dönüşeceğini, içte ve dışta PKK’nın askeri savaş olanaklarının çözümle birlikte Türkiye’nin hizmetine gireceğini, karşılığında verilenin ise artık dünyanın her tarafında verilen doğal demokratik ve kültürel haklar olacağını, kolay ve en masrafsız çözüm derken bunu kastettiğini, “en kolay ve en zor barış” deyiminin burada kendini gösterdiğini, dev boyutlu askeri masraflardan kurtulma, acı ve kayıpların durması, başka bir çok güce tavizkar olmamak kadar karşılarında güçlü pozisyonda olma, içte tıkanmanın aşılmasıyla çok güçlü ekonomik, sosyal, siyasal, -kültürel gelişme süreçlerine girme, dış politikada başta Avrupa olmak üzere bir çok mevzie girme ve gerçekten bölgede lider ülke konumuna yükselmenin bu çıkmazdan ve çatışma ortamından kurtulma ile yakından bağlantılı olduğunu, Türkiye’nin stratejik olarak tehlike arzeden birçok odaklar karşısında çözümle birlikte güç kazanmasının işin can alıcı özünü teşkil edip geleceğin kurtarılması derken bunu kastettiğini, 2. PKK’nın askeri sorun olmaktan çıkmasının Kürt sorununun siyasal çözümünün yolunu açacağı ve beraberinde siyasi sorun olmaktan çıkması anlamına da geleceği, devletin bütünlüğünü ve birliğini zorlamaktan ona güç verme sürecine girileceğini, devletle demokratik bütünleşme yolu açıldıkça devlete karşı konumun aşılacağını, PKK’nın tüm iç ve dış merkezleri ile kurumlarının anlamsız hale gelerek tehlike olmaktan çıkacağını, 3. Çıkmazda ve çatışma sürecinde ileri çapta devlete yabancılaşmış, ters düşmüş Kürt halk yığınlarının da bu Çözüm tarzıyla rahat kazanılacağı, Kürtlere uzanacak barış ve dostluk elinin büyük birlikteliğe ve kaynaşmaya götüreceğini, 4. Sorunun çıkmaz ve çatışma sürecinden kurtulmasının ekonomik olarak gelişmenin önünü alabildiğine açabileceğini, 5. Türkiye’nin siyasi koşullarında ve Anayasal hukukunda Kürt sorununun en pratik çözümünün demokratik ve kültürel haklarını kullanmadan geçtiği, çıkmazın böyle aşılacağı ve şiddetle artık bir yere varılamayacağının dava dolayısıyla daha iyi anlaşılmış olduğunu, demokratik ve kültürel kimliğin iyi anlaşılması gerekli olup siyasi kimlikten farklı olduğunu, daha çok devletle özgür yurttaş ve özgür toplum temelinde demokratik birliği ifade ettiğini, 6. Cumhuriyetin kuruluşundan beri demokratikleşmenin bir engeli haline getirilen ve gittikçede ağırlaşan sorunun demokratik çözümünün en çok Türkiye genelinde siyasi yapının da demokratikleşmesinde kilit rol oynayacağını, 7. İç çıkmaz ve çatışma ortamının demokratik çözüm yolunun en çarpıcı etkisini dışa açılımda göstereceğini, ağır ekonomik ve siyasal sorunlarını çözmüş güçlü ekonomik ve demokratik yapısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika adımlarının daha başarılı sonuç vereceği, en başta AB'ne üyeliğin sorun olmaktan çıkıp bunun gerçekleşeceğini beyan edip, Sonuç olarak; İmralı sürecinin tarihi bir başlangıç olabileceğini, uzun bir tarihi süreçten gelen ve gerçekten önemli toplumsal nedenleri olan bu isyanların doğru bir değerlendirmesinin yapılarak çıkarılacak dersler ışığında PKK önderlikli son “isyan hareketi”ni gerçekten “son” haline getirmek mümkün ve gerekli olup savunmalarında bunun gerekçelerini ortaya koymaya çalıştığını, sorunların çözüm yolunun artık demokratik sistemin geliştirilmesinden ve çizilecek çerçevesinden geçtiğini, bu konuda savunmasında alıntılar yaptığı Anayasa Mahkemesi Başkanının 37. kuruluş yıldönümünde yapılan konuşmasının umut verici olup, demokratik ve kültürel haklarında temelini teşkil ettiğini ve çözüm yolunu gösterdiğini, girilen doğrultunun bu olduğunu, demokratik Türkiye Cumhuriyeti ve onun demokratik Anayasasının bunun somut ifadesi olacağını beyan etmiştir.
Selim'in zorla saltanattan indirilmesi ve ayanlarla yapılan “Sened-i İttifak”tan beri her türlü şiddeti, devrimi, karşı devrimi, darbeleri kendi içinde neredeyse iki yüzyıldır yaşamakta olduğunu ve şiddetin artık çözümleyici değil, zorlayıcı, engelleyici olduğunu, hatta kendisini aşırı tekrarladığının da tarihi bir gerçek olduğunu, şiddetin artık Cumhuriyetin gündeminden kesin kalkması gerektiğini, Türkiye’de tüm kesimlerin konsensüs sağladıkları en temel konunun bu olduğunu, kimsenin sorunların şiddetle çözüleceğine inanmadığını, bunun açık ve tarihten en büyük dersi çıkarmış görünen ve büyük zor gücüne rağmen bu gücün etkisini ancak yaratıcı, çağdaş bir demokrasiye yönlendirmede kullanan ve açıkça 90 ortalarından beri MGK konseptleri ile yürütülen, içinden geçmekte olduğumuz tarihi aşamayla da kanıtlanmakta olduğunu, ordunun en demokratik görünen partilerden daha duyarlı demokrasinin ölçütlerini hatırlattığını, demokratik aşamanın karşısında bir tehdit değil, tersine sağlıklı aşama yapmasının ve işlemesinin teminat gücü aşamasında olduğunu, aşağı yukarı diğer tüm ağırlıklı siyasal, ekonomik ve sivil kuruluşların da açık ifade etmeseler de bir büyük demokrasi arayışında olduklarını, anlamlı bir demokratikleşmeden kaçınan kesimin olmadığının da, aşamanın tarihi değerini ortaya koyduğunu ifade ederek, Kürt sorununun, ayrılma değil Cumhuriyet ile demokratik birlik sorunu olduğunu, bu bağlamda çeşitli seçenekleri gözönüne getirdiklerinde ayrı bir devlet seçeneğinin hem maddi temeli hem de fayda anlamında bir çözüm yolu olmadığı yasal sanal bahis siteleri iddiası olsa bile, pratik değerinin en zayıf yol olduğunun görüleceğini, ikinci seçenek olan federasyon, otonomi gibi seçeneklerin kısmı bir uygulama özelliğine sahip olup Türkiye’deki Kürtler açısından durumun daha önemli farklılıkları olup, lehçe farklılıklar kadar Kürt-Türk içiçeliği olan bölgelerin durumu, Doğu’daki Kürt nüfusunun en azından bir katı kadar Batı’da bulunmasının federasyon ve otonomi tezinin de maddi temelinin elverişsizliğini gösterdiğini, üçüncü seçeneğin demokratik çözüm yolunun olduğunu, şimdiye kadar pek açıkça ifade edilemeyen teorik ve pratik yolları ile tartışılmayan aslında dünya çapında çok önemli sorunlara çözüm olan bu yaklaşımın Türkiye’de gündemleşmemesinin büyük bir şanssızlık kadar, demokrasinin tutarlı, ciddi gelişmemesinin bir sonucu olduğunu, halbuki Kürt problemine en ideal yaklaşımı demokratik kuram ve zengin pratikte görmek, rahatlıkla ideale yakın çözümleri üretmenin mümkün olduğunu, aslında Cumhuriyetin kuruluşunun buna tarihi temeli verdiği gibi Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı’ndaki konuşmasının da çözümün bu yolda aranması gerektiğini gayet açık ortaya koyduğunu, İsviçre örneğinde olduğu gibi Avrupa'nın ve dünyanın birçok devletlerinde bu yolla çözüme ulaşıldığı halde Türkiye açısından en acı veren, neden dünya politikalarından ders çıkaramadığımız, ideale yakın bir çözüm imkanının var olduğu halde neden değerlendiremediğimiz sorusu olduğunu, birçok sorunda olduğu gibi hep isyan ve bastırmanın sanki tek yolmuş gibi davranıldığını, bunu Kürt sorununa ilişkin açmak gerektiğinde: ya ayrılık, isyan, buna karşı ya bastırma ve inkar yolunun seçildiğini, halbuki her iki yaklaşımın da çok denendiği halde verdiği muazzam acı kayıpları bir yana bırakıldığında bir çözüm gücü olmadığı gibi, sorunu ve toplumu çok ağır sorunlarla yüzyüze bırakmış olduğunu dile getirerek, gerek Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ve sonraki yapısına ilişkin, gerekse de önemli bir son dönem isyanına çeyrek yüzyıldır neredeyse başlayan ve son 15 yıldır savaş boyutunda süren bir isyanın önde gelen sorumlusu olarak vardığı tarihi sonucun demokratik laik Cumhuriyetle bu çok ağırlaşmış sorunun, adı ne konulursa konulsun ancak kanıtı da ortaya çıkan demokratik birlik çözümü olduğunu, demokratik birlik çözümünün Türkiye’nin geleceği olduğunu vurguladıktan sonra, Demokratik birlik çözümü için tezler, başlığı altında, 1- Çözümün, ülke bütünlüğünü, ortak vatan gerçeğini daha da güçlendireceği, Bu konuda iddianamede Kürdistan’a dayalı bir devlet kurulması istenildiğinin, program ve konuşmalarından alıntılara dayanılarak belirtildiğini, bunun doğru olduğunu, ama her ilke ve programın yaşamda denendikten sonra ve bizzat savaş boyutunda bir mücadeleden geçtikten sonra uygulama değerinin daha iyi anlaşılacağını, dünyanın benzer iddialarla ortaya çıkan birçok gücünün sonuçta pratik yolun farklı olduğunu görüp değiştiklerini, zorla kurulan birliklerin dağıldığı gibi yapay anlamlı, temeli olmayan ayrı üniteler, birimlerin de birleşmekten kaçınamadıklarını, kocaman Sovyet sisteminin çözülürken 70 yıl sonra başta Avrupa Birliği olmak üzere Dünya çapında birçok birliğin kurulduğunu, ayrılık istemekle, hatta ayrılığı gerçekleştirmekte, arzulanan hedefe ulaşılamayacağını, birlik yararlıysa en son bunun hükmünün geçerli olacağını, 2- Çözümün, Demokratik Cumhuriyetin siyasal birlik ve bağımsızlık çerçevesinde olacağını, İddianamede Cumhuriyeti parçalamaktan da bahsedilse, program ve konuşma ifadelerinde buna benzer kanıtlar ortaya konulsa da, tarihin, dünya halklarının ve bizzat mücadelelerinin kendilerine öğrettiği ve çoktandır kabul ettikleri Cumhuriyetin, demokratik karakteri ile birlikteliğin en doğru olduğu kadar, mümkün pratik çözüm yolu olduğu, 3- Kürt toplumundaki dil ve kültür özgürlüğü, sorununun can alıcı yönünü teşkil etmekte olduğu, 1.ve 2. tezlerin sorunun bir vatan ve devlet yaratma olmadığını, vatanda özgür yaşamla devletle demokratik birlik olduğunu, bunun için tarihsel, siyasal ve anayasal zeminin açık olduğunu, iyi niyetli ve cesur yaklaşımların asgari demokratik ölçütler içinde kurulduğundan varolduğu sanılan sorunların o kadar da ağır olmadığı ve aşılacak cinste olduğunu ortaya koyduğunu, bununla birlikte dil yasağı ve kültürel özgürlüğün önündeki engellerin, sorunun en özgün yönünü oluşturduğunu, bu özgün yön üzerinde yoğunlaşamamanın çok karmaşık bir durum yarattığını, siyasal boyutla kültürel boyutun karışmasına ve sorunun birçok yanlış ifade tarzı ve beraberinde uygulamalara hatta isyanlara yol açabilmiş olduğunu, bunun bir talihsizlik olduğu kadar bilimsel yaklaşamamanın, dokumatik ideolojik yaklaşımın acı sonuçları olduğunu, dolayısıyla dil ve kültür özgürlüğüyle ifade etme araçları önündeki engellerin ortadan kaldırılmasının, sorunun yaşadığı karmaşayı aşmak kadar birçok yanlışı, korkuyu dolayısıyla tepkileri de kaldıracağını, ayrılık ve zayıflık yönünde değil, birlik, zenginlik ve güçlenme temelinde tarihi çözümü ve gelişmeleri beraberinde getireceğini, 4- Askeri ve silahlı güç yaklaşımlarının çözüm için anlamını yitirdiği ve terk edilmesi gerektiği, Şiddetle varılacak bir yol kalmadığı gibi, artık şiddetin gereksiz olup, sadece çıkmazı derinleştirdiği, tahribat ve acıyı artırdığı, sonuçta aynı noktaya gelindiği için bir an önce terk edilmesi gerektiği, 5- Başta PKK olmak üzere yasadışı konumda olan birçok örgütün barışla birlikte normal siyasal ve yasal sürece kendini uyarlaması gerekeceği, Silahlı çatışma ortamının ortadan kalkmasının yıllardır yasadışı konumda olan birçok örgütü demokratik ortamla bütünleşmeye iteceğini ileri sürdükten sonra; Sanık kişisel durumuyla ilgili olarak, çocukluk ve gençlik yıllarını ve PKK örgütünü nasıl kurduğunu anlattıktan sonra, kronolojik olarak bu yılları değerlendirdiğinde, yaşam çizgisine ta köyden beri damgasını vuran fazla tanımlanmamış, ama giderek bilimsel olmaya çalışan bir özgürlük anlayışının hakim olduğunu, PKK öncülüğündeki eylemliliklerindeki sorumluluğunun açık olduğunu, ama kendisinin eylem anlayışını izah etmeye yetmeyeceğini, yaşamının en zor sürecinin genelde isyan, özellikle de militanlık adına ortaya çıkan kişi ve yapıların tahribatını asgariye indirmek çabaları olduğunu, bunu sık şu örnekle dile getirdiğini: “Çingeneye paşalık vermişler.
Relevant Updates:
starzbet güncel giriş jojobet burdan best 10 giriş linki starzbet 74
Bir yanıt yazın